Pikapta Orhan Babayı açtı Zeynep. Uzun zaman oldu bir odada üçümüz oturup konuşmayalı. Üçümüzün içi öyle bir dolu ki Zümrüt ile ben ağlayacak gibi olduk Zeynep zaten ağlamaz ama dişlerimi sıkıyorum dedi; oda ağladı sayılır.
Üçümüz hayallerimizin neresindeydik, tartışılır ama üçümüzün de bazı şeylere özlem duyduğumuz kesindi. Zaman geçmiş ve biz değişmiştik.
Bir süre sonra o büyülü anı bozmak zorunda kaldık. Bize kalsa sabaha kadar konuşurduk .... Aynı hayallerden aynı zevklerden farklı noktalara düşmüş üç arkadaş. Zaman, hayat adı her ne ise bize aynı duyguları paylaştırdı yine. Eski bize olan özlemi.
Belki özlem de değildi bizim hissettiğimiz ama o günlerin özelliği olan acılar ve hayaller içimize doldu orası kesin. Bir şeylere ulaşma çabamız ve çoğu zaman boşa çıkmasının o buruk tadı bile bize haz verdi. Konuştuğumuz konular yada sadece baş başa kalışımızdı o anı güzelleştiren.
Aynı noktada başlayıp aynı hayali kuran ama ayrı noktalara varan biz o akşam gözlerimizin içine bakarak hüzünlendik. Fonda ki müzik değildi bizi düşündüren, gözlerimizin içinde birikenlerdi.
Üç güzel hayat şimdi başka noktalara varmak için o odadan sessizce ama birlikte olmak şartıyla çıktı. Kendilerini bekleyen gerçek dünyaya yanlarında destek kuvvet ekibiyle geri döndüler
m.a.siyah